8 Eylül 2009 Salı

Litvanya 76-84 Türkiye

Her sporda önemlidir ancak savunmanın yeri basketbolda çok farklı.Savunma yapmadan maç kazanabilen tek takım herhalde Pheonix Suns'dır ancak onların durumu da savunma yapmadan şampiyon olunmayacağını ispatlar nitelikteydi..

Bugün milli takım avrupanın en skorer takımını 76 sayıda tutmayı başardı..İnanılmaz bir savunma sergiledik.Basketbolda hücumda zaman zaman skorda aksayabilirsiniz ancak savunmanızı sağlam tuttuğunuz takdirde asla maçtan kopmazsınız.İşte bugün bu maçta bunu bi kere daha gördük..

Hidayet sahadaki her oyuncunun çok üstünde bir adam bu çok açık..Yaptığı her hareketi bilinçli bir şekilde yaptı, yıldız triplerinde değildi, hiçbir pozisyonu gereğinden fazla zorlamadı..Ersan da giydiği 8 numaranın(Kobe'nin eski numarası) hakkını verdi gerçekten.Sadece biraz fazla 'fake' gösteriyor ama rakibine yedirdiği zaman da faul almaya çalışmıyor.Bu konuda Hidayet'ten birşeyler kapması gerekiyor..Bugün bir de Ender Aslan vardı..Bütün kritik toplarda sorumluluk aldı, hemen hiçbirinde hata yapmadı, tüm kritik serbest atışları da sayıya çevirdi.Özellikle son söylediğimiz yıllardır özlemini çektiğimiz şeydi..

Ben daha önce milli takımımızın 23/26 le faul attığını görmedim.Bu da yıllardır iyi oynadığımız maçların kaybedilmesinde çok büyük bir etkendi bugün bu durumu da lehimize çevirebildik daha ne olsun ki..3 sayılık atışlarda da 7/13 gibi bir yüzde tutturmak da önemliydi, hele rakibi(ki avrupanın en iyi dış atış takımını) 9/25 de tutmuşken, bu kadar sert savunmanın olduğu bir maçta gerçekleştirmek daha bir önemli..

Sinan Güler de Efes Pilsen'deki görevini milli takıma da taşımayı başarmış.Oyunun kilitlendiği, savunma direncinin düşmeye başladığı dakikalarda takıma(özellikle savunmada) inanılmaz bir dinamizm getiriyor..Bench'te her zaman olması gereken bir oyuncu tipi..

Pota altında Oğuz Savaş ve Ömer Aşık özellikle savunmada çok önemli işler yaptılar..Oğuz hücumda da etkiliydi ve çift haneli rakamlara ulaşabilen tek pota altı oyuncumuzdu.Ömer de kritik anlarda pota altında 2 isabet buldu ve maçın krize girmesini engelledi..Ancak Semih Erden malesef yıllardır üstüne koymadan devam ediyor.Lise yıllarında İstanbul Şampiyonası'nda Oğuz ve Semih ile oynama şansı bulmuştum.O yıllarda(ikisi de aynı takımdalardı:Şehremini Lisesi)Semih Oğuz'dan daha potansyelli ve geleceği daha parlak olarak bakılıyordu ancak futbolda da gördüğümüz örnekler gibi A takım seviyesinde beklenmeyen oyuncular büyük patlama yapabiliyorlar.Tabi bir de Cenk Akyol gerçeği vardı o yıllarda..Kendisi salona geldiği zaman bütün ilgi üstünde olurdu ama bu durum ona ağır geldi ki şu an kadro da yer almıyor..Türkiye'nin geleceği olarak bakılan bir oyuncunun bu duruma gelmesi gerçekten üzücü

Uzun lafın kısası, savunmada bu sertliği koruyup, hücumu da bu yüzdelerde tutabilirsek(özellikle faul ve 3 sayılık atışlar)bu şampiyonada da güzel bir derece alabiliriz.Bu takıma Ömer Onan'ın gelmesi de itici bir güç olacaktır.Bir de Semih de bu geceki performansını en azından Oğuz Savaş düzeyine getirirse bir yarı finalin hayal olmayacağını bugün gösterdik.Litavanya kadrosu son yıllara göre kötü olabilir ama basketbolda ekol takımlara karşı oynama her zaman zordur.(Örn:Sırbistan 66-57 İspanya)

Hiç yorum yok: