4 Ekim 2009 Pazar

Ankaragücü 3-0 Galatasaray//Rijkaard'a Güvenmek


Chelsea-Liverpool ve Fenerbahçe-Gençlerbirliği maçlarından dolayı maç yazısı bu saate kaldı. Yine analiz kısmına girmeyeceğim çünkü 3 maçtır sahada aynı oyun oynanıyor. % 60'ın altına inmeyen topla oynama yüzdesi, girilen % 100'lük en az 5 pozisyona rağmen(eskişehir maçında bu sayı sadece 2 idi) kaybedilen puanlar. Evet Galatasaray kendisinden beklenildiği gibi oynamıyor, gerçi beklenen şey de ilk günden itibaren Barcelona gibi oynaması, çok pozisyon veriyor ve maç başına 5 gol atamıyor ama kendisine maçı kazandıracak golleri bulduğu net pozisyonlardan bir türlü çıkaramıyor. Rijkaard'ın da dediği gibi gol atamazsanız maçı da kazanamazsınız..

-1 aydır sakat olan Aydın uzun süre sonra 11 çıktığı ilk maçta Kewell'dan çok daha fazla bu formayı hakettiğini gösterdi. Tabi ki Keita'nın eksikliğini kapatamadı ancak Kewell'dan daha fazlasını verdi bugün takıma..Faul olmayan bir pozisyonda!! sakatlanıp oyundan çıkana kadar faydalıydı..

-Kewell'ın bu 7. maçı..Nonda'ya çıkardığı top dışında yine tek bir pası dahi doğru yere atamadı. Galatasaray'a gelmeden önce sorsalardı dünyada en sevdiğin 5 futbolcu kim diye, kesinlikle içlerinde Kewell'ı da sayardım. Hatta Zidane'dan sonra ikinci kez aldığım bir formanın arkasına isim yazdırdım. Ancak bu performansı böyle devam ederse, ilk 18'e bile alınmasına karşı çıkarım. Çünkü Serdar Eylik bundan daha kötü bir performans gösteremez, en azından onu kazanmak adına bir adım atılmış olur. Hele Aydın'dan önce kadroda düşünülmesi tam bir facia olur benim nazarımda..

-İngiltere Ligi'nin sıkı bir takipçisiyim ve Elano'yu Manchester City'de defalarca izledim, temponun ve sertliğin son derece üst düzey olduğu ligde dahi hiç bir maçta Türkiye'deki kadar ezildiğini, silindiğini görmedim. Ligde 8 maç oldu ve artık hazır durumda olmaması birilerinin hatasıdır. İzlediğimiz ve beklediğimiz Elano'nun bir an önce sahada olması lazım yoksa erken ayrılık bile gündeme gelebilir..

-Milli maçtan sonra Arda'nın formsuzluğunu hepimizi biliyoruz ancak bu formsuzluk ondan daha fazla şeyler almaya başladı. Yapamadığı hareketlerin üstüne giderek, pas tercihlerini kullanmayarak sadece kendisine değil, takımına da zarar vermeye başladı..Bunun şımarmakla, egoyla alakası yok, sadece yapamadığı şeylerin üstüne gitme hırsıyla alakası olan birşey. Bir nevi kaş yapayım derken göz çıkarmak Arda'nın yaptığı şey.

-Servet Çetin için Bosna Hersek maçından sonra, bütün üst düzey forvet oyuncularına birebirde üstünlük kurduğunu söylemiştim. Son iki sezondur Servet'in bir maça bu kadar ezildiğini gördüm. Hemde ezildiği futbolcu kimsenin beğenmediği, gittiği her takımdan kovulan 32 yaşındaki Ceyhun Eriş.. Tamam fizik olarak düşebilirsin, her oyuncunun böyle dönemleri olabilir ama Servet'in ne işi var sağ çizgide, senin mi görevin sol beki geçip sıfırdan orta yapmak.. Bu nasıl bir mantık çözemiyorum.. İlk golde çevremdeki herkes(bugün uzun bir aradan sonra kahvede izledim maçı) Uğur'a küfretmeye başladı..Evet Uğur çok kötü iki tane çalım yedi, sakatlıktan önceki çevikliğinde değil, bunlar doğru şeyler ama o pozisyonda Servet ile Hakan Balta nerde?? Önliberolar nerde?? Pozisyonda sadece Uğur ve Murat var, çalımı yiyor Uğur ve golün tek suçlusu oluyor. Bu da ülkemin insanlarının en iyi anladığı şey olan futbolun cilvesi olsa gerek!!

Sturm Graz maçından sonra gerçek anlamda sabır gösterilmesi gerektiğinden bahsetmiştim. Bu maçtan sonra da diyeceğim şey Rijkaard ve sistemine sabır gösterilmesi gerektiğidir ancak oyuncular özelinde gösterilen sabırlar artık bardağı taşırma noktasına geliyor. Yeni bir sisteme adapte olmak her oyuncu için zordur. Mesela beklerin tam saha oynamak zorunda olması, ileri uç elemanlarının topun arkasında kalması vs. zamanla oturcak şeyler, ha deyince olmaz ama, gerekli gereksiz topla çıkmamak, yok yere topu 70 metre şişirmemek bir anda olabilcek şeylerdir..Verimliliği zamanla artar ama bu kadar basit kuralları uygulamamak ihanettir, hatta ve hatta daha da ileri gidip, sistemi baltalamaktır diyorum..

Yine çevremedeki herkes: 'ya Ankaragücü ile oynuyorsun niye Nonda'yı alırken Baros'u çıkarıyorsun. Çift forvete dönsek maçı alırdık' demeye başladı. Evet bence de 45. dakika da Arda-Elano ikilisinden birini çıkarıp Nonda'yı alsaydık daha çok pozisyona girerdi Galatasaray ve maçı da kazanırdı.. Ee sonra?? Bu çift forvet oynasaydık diyenler değil miydi Fenerbahçelilere hava atan, biz geleceğin takımını kuruyoruz bilmem kaç sene sonra 2. Barcelona olacağız vs.. Bu kafayla mı olacak bu takım.. Rijkaard'da biliyodur eminim ki çift forvet oynarsa bu takımın bugün maçı kazacağını. Ama bir sistemi oturtmaya çalışırken, bundan taviz verip başka bir sistemle kazanmanın asıl oturtulmak istenen sistemin en büyük düşmanı olacağını da biliyor kendisi. Daha ortada birşey yokken eskisi gibi topu şişirenler, oyun sıkıştığı zaman çift forvet diye ağlamayacaklar mı?? Çift forvetle bir maç kazanırsa Rijkaard sonraki her puan kaybında sisteminin kökten değiştirilmesi gerektiği konuşulmayacak mı basında?? Futbolcuların da beyinleri yıkanmayacak mı?? Sisteme olan inanç, bağlılık zayıflamayacak mı?? O zaman hedeflenen 10 sene sonrası çöpe atılmış olmayacak mı??

Evet diyebilirsiniz 'yuh, amma abarttın, bir maçta çift forvete dönmek gelecek 10 seneyi etkiler mi?' .. Evet belki biraz abartı ama şuna kesinlikle inanıyorum ki, çift forvetle alınacak 3 puan 4-3-3 ile kaybedilmiş 3 puandan daha fazla zarar verir bu takıma. Eğer gerçekten geleceği planlıyorsak ve adımlarımız gelecek 10 sene içinse şayet..

Hiç yorum yok: